ŞAFİİ el-UMM

ZEKAT

 

BİR TOPLULUĞUN BİR MALA MİRASÇI OLMALARI

 

Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bir topluluk, bir bahçeye mirasçı olup onu paylaştırmazlarsa, tamamının mahsulünde beş vesk bulunuyorsa, onlara zekat düşer, çünkü onlar malları birlikte bulunan ortaklar olup tek kişinin sadakası gibilzekatı gibi sadaka verirler.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Şayet bahçeyi meyveli haliyle paylaştırırlarsa, bu sahih olur. Eğer paylaştırma meyvenin (hurmanın) sararması ya da kırmızılığı görülmeden gerçekleşirse, kendisine düşen payda beş vesk bulunmayana sadaka düşmez, payında beş vesk bulunana sadaka / zekat düşer.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Meyvede, sararma ya da kızarmanın görülmesinden sonra paylaştıracak olurlarsa, bir kişiye aitmiş gibi hepsinin bir sadakasılZekatı verilir. Eğer tamamında beş vesk bulunuyor ise, ondan sadaka alınır. Çünkü sadakanın söz konusu olduğu ilk yer, bahçenin mahsulü, ister tahmin edilmiş olsun, ister edilmemiş olsun; kızarıklık yahut sararmanın görülmesi halidir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Birisi dese ki:

- Aslında sana göre davarların, altın ve gümüşün zekatının ilk ve son düştüğü tarih zekat tahsildarı söz konusu olmamak üzere sadece sene başı iken tahminleri yapılan hurma ve üzümün zekatının alınması için nasıl bir ilk ve son zaman tespit ettin? Ona -yüce Allanın izniyle- şöyle denilir:

- Rasulullah (s.a.v.) için üzüm ve hurma meyvelerinin tahmini olgunlaştığı zaman yapıldığından bunların ancak bunlara zekat düşmediği bir vakitte tahminlerinin yapıldığını ve zekadarını da kuru hurma ve kuru üzüm olarak tahsil edince, bunun da bunlardan zekatın vacip olacağı son zamanın ise -az önceki açıklamaya uygun olarak- kuru hurma yahut kuru üzüm haline geldikleri zaman olduğunu öğrenmiş oluyoruz.

- Eğer bunun benzeri nedir? derse şöyle denilir:

- Haccın bir başlangıcı ve iki sonu vardır. İki sonunun birincisi cemreye taş

atmak ve tıraş olmaktır. Sonunun ikincisi ise cemreden ve tıraştan sonra Beyti ziyaret etmektir. Fakat umre, oruç ve namaz böyle değildir. Bunların hepsinin sadece bir ilk ve sonları vardır. Bunların hepsi de Rasulullah (s.a.v.)'ın sünnetinde tespit ettiği üzeredir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Eğer ortaklar paylaştırmakla birlikte mahsulün sarardığı da kızardığı da görülmüyorsa, sonra onların her birinin hakkının bilinmesi için de onun üzerine kura çekmezlerse ya da onların her birinin kendi hakkını bilmesi için mahsulün sarardığı ya da kızardığı görülünceye kadar karşılıklı razı olmazlarsa, o mahsulde bir kişiye aitmiş gibi zekat düşer. Çünkü paylaştırma ancak o malda sadakanıniZekatın vücubundan sonra tahakkuk etmiş olur.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Bu hususta kabul edilecek söz, mal sahiplerinin mahsullerini sarardığı yahut kızardığının görülmesinden önce paylaştırdıklarına dair söyleyecekleri sözdür. Bu hususta bundan farklı bir delilin ortaya konulması hali müstesna.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Eğer bahçe(nin) mahsulü beş vesk olup iki kişi paylaşırsa, onların biri, biz bunu mahsulün kızardığı yahut sarardığının görülmesinden önce paylaştırdık dese, diğeri, hayır görüldükten sonra derse, o takdirde bu bağı sadakanın verilmesi gereğinden sonra paylaştırdıklarını ikrar edenin payından ona düşen kadarıyla sadaka alınır. Fakat bu ikrarı yapmayanın payından alınmaz.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Eğer iki ortak, araziyi ve hurma ağaçlarını dışarıda bırakarak olgunlaşacağı belirmeden önce mahsulü paylaştıracak olurlarsa, bu paylaştırma fasittir ve onlar bunda ilk mülkiyetleri üzere kalırlar.

 

Dedi ki: Eğer olgunlaşacağı belli olduktan sonra onu paylaşırlarsa, o takdirde her iki durumda da bir tek kişiye düşer gibi zekat düşer.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Bir kimse, bir bahçeye mirasçı olup mahsul verirse yahut da miras yolu olmadan bahçesi mahsul vermeye başlarsa, o zaman bahçenin meyvesinden zekat alınır. Aynı şekilde bir miktar davara yahut altın ya da gümüş e mirasçı olur, fakat bunu bilmezse ya da bilip de üzerinden bir yıl geçerse, zekatı alınır. Çünkü üzerinden bir yıl geçmiş olduğu halde, o onun mülkünde kalmıştır. Bilgisi olmaksızın malik olduğu (her) şey böyledir.

 

Sonraki için tıkla:

 

SADAKA HUSUSUNDA İNSANLARA HAKSIZLlĞIN TERK EDİLMESİ